Mimaride minimalizm bir yapıyı, mekânı minimum ölçülerde, az sayıda doku ve basit biçimler kullanarak oluşturmak olarak tanımlanabilir. Minimalizm, mimari tasarımlarda en az malzemeyle en yalın, en ekonomik ve en işlevsel yapıyı tasarlamayı amaçlar. Gereksiz süslemeler ve karmaşıklığa yer yoktur. ‘’Fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir; zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır‘’ diye ifade eder Ludwig Mies van der Rohe. Minimalizm deyince ilk olarak aklımıza yaşam tarzı, düşünce, ürün tasarımı, mobilya, mimari ve iç mimari gibi birçok alanda uygulanan sadelik ve basitlik kavramları gelir. Lakin bu yaşamı dekor ve biçimlerin dışında mekânın tamamında bir minimallik örneği olarak tiny house, karavan, prefabrik yapılarda görebiliriz. Özellikle Türkçe anlamı ile küçük ev olarak geçen tiny house minimalizm hayat biçiminde önemli bir yer tutar. Minimalist yaşam felsefesi ve sadelik ana temasıyla tasarımı yapılan, genellikle doğa ile iç içe bir yaşam sürmek isteyenlerin tercih ettiği küçük boyutlu, işlevsel, gereksiz alanlar barındırmayan yapı örnekleridir. Aynı zamanda uygun maliyetli ve doğa dostu yapılardır. Yaşam tarzında sadeleşmeye gitmek aynı zamanda karbon ayak izini düşürmek isteyen insanlar için uygun bir tercih olacaktır.
Cube Two X – Nestron
Tiny house türlerinden olan mobil tiny house ve karavanlar ise sabit bir yere bağımlı olmadan yaşamak isteyen aynı zamanda küçük alanlarda bütün ihtiyaçlarının karşılanmasını isteyen insanlar için dizayn edilmiştir. Talebe göre belirlenen kriterler doğrultusunda karavanların iç mekân tasarımı kurgulanmakta ve üretim modelleri hazırlanmaktadır. Hem tiny house hem de karavanlarda plan şeması esnek şekilde hazırlanabilir. Yani istenildiği zaman veya kullanım amacı değiştiğinde plan şeması değiştirilebilir. Mobil tiny houselar ve karavanlar istenildiği durumlarda tamamen sabit hale getirilebilir. Birçok avantajın yanında tabiki de dezavantajları ve dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bunlar; Evlerinize nazaran daha az eşya kullanmak durumunda kalabilirsiniz. Ayrıca kullanım alanınız da daha dar olacaktır. Altyapısı normal evler kadar verimli değildir. Geniş ailelere uzun süreçte yeterli gelmeyecektir. Yani kullanmaya karar vermeden önce beklentiler, ihtiyaçlar gözden geçirilmelidir. Önemli bir diğer konu ise nereye ne şartlarda yerleşebileceğimizdir.
Tiny House ve Karavanınızı Nerelere Yerleştirebilirsiniz? Tekerlekli Tiny House modelleri, Karayolları Trafik Yönetmeliği kapsamında değerlendirilir. Tip onay belgesi ve plakası bulunan Tiny House modelleri çekme karavan olarak gösterilir. Dolayısıyla bu modeller, tapusu olan herhangi bir arsaya konumlandırılabilmektedir. Tekerlek olmayan modeller yani kalıcı olarak konumlandırılacak küçük evler içinse imar izni almak gerekir. Her ne kadar bir temel atılmıyor olsa da yaşam alanı sağlandığı ve bu alan kalıcı olduğu için evin kaydının tamamlanması önem taşımaktadır. Yasal izinlerin dışında en önemli kriter, elektrik ve su bağlantısının olup olmadığı. Burada yerleşik bir yaşam olacağı için özellikle atık suların uygun şekilde bertaraf edilmesi veya kanalizasyon sistemine bağlanması önem taşımaktadır.
Hayatta kalmamız için gerekli olan doğal kaynaklar hızla tükenmektedir. Bu durum nedeniyle bugün yaşamın her alanında doğal çevrenin korunması önem taşımaktadır. Yeşil binalar; iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi , sürdürülebilirliği amaçlar. Peki yeşil bina nedir? Yeşil bina; çevre üzerinde olumsuz etkisi az olan ve bakım maliyeti düşük, daha sağlıklı binalar üreten, kaynakları verimli kullanan bir inşaat yöntemidir. Sürdürülebilir bina, yüksek performanslı bina ve yeşil inşaat gibi isimlerle de bilinen yeşil bina terimi; temelde aynı şeyi tanımlamak için birbirinin yerine kullanılır.
Yeşil Bina Özellikleri Nelerdir? Yeşil bina, bir binanın yaşam döngüsü boyunca çevre sorumluluğunda ve kaynak açısından verimli olan işlemlerin yapısını hem de uygulanmasını ifade eder: Planlamadan tasarıma, inşaat, işletme, bakım, yenileme ve yıkıma kadar çevresel etki dikkate alınır.
Bina yüzey ve duvarlarında bulunan hava sızdırmazlığı ve buhar bariyeri; nemi uzak tutarak, binayı daha serin hale getirir. Bu sayede klima gibi elektrikli sistemlerin binayı soğutmak için daha az çalışmasını sağlar ve elektrik maliyetlerini düşürür.
Güneş ısı kazanç katsayısı; camdan giren ve bir bina içinde ısı olarak salınan güneş radyasyonu miktarıdır. Bu miktar ne kadar az olursa, o kadar az güneş ısısı iletir, bina o kadar soğuk olur. Bu da aynı şekilde yine elektrik maliyetlerini düşürür.
Gün ışığı kontrollü aydınlatma sistemleri; gün ışığını algılayabilen sensörlerdir. Gün boyunca, güneşten yeterince ışık geldiği için sensör ışıkları kapatır ve güneş battığında, sistem ışıkları tekrar açar. Bu sayede gündüz yapay aydınlatma kullanımı azaltılır. Bina sakinlerinin ihtiyaç olmadığında ışıkları kapatmayı unuttuğu durumları da önler.
Solar güneş enerji sistemleri kullanılması güneş ışınlarını enerjiye çevirerek elektrik ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar.
Yeşil binaların asfaltsız alanının önemli bir kısmı bitki örtüsüne ayrılır. Bu, kentsel alanlarda çok yaygın olan beton yüzeylerin güneşten ısıyı emerek çevreye yaydığı ısı ile oluşan kentsel ada etkisinin azaltılmasına katkıda bulunur. Bitkiler ayrıca yağmur suyunun bir kısmının emilmesine de yardımcı olur.
Yeşil bina geniş bir konudur ve birçok özelliği mevcuttur. Burada proje koşullarına da bağlı olarak çok daha iyi sonuçlar elde edilmesi sağlanır.
Sonuç olarak daha yeşil yapılar yaratmada sürekli olarak geliştirilen yeni teknolojilerle; yeşil binaların faydaları çevresel, ekonomik ve sosyal anlamda yadırganmayacak bir boyuta gelmiştir. Yeşil uygulamaları benimseyerek çevresel ve ekonomik performanstan maksimum düzeyde yararlanırken gelecek için sürdürülebilir bir çevre de miras bırakmış oluruz.
Ülkemizin, Alp-Himalaya deprem kuşağında yer alan bir deprem ülkesi olduğu kabullenilmesi gereken bir gerçektir. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğu bu deprem bölgelerinde yaşamaktadır. Depremi önlemek mümkün olmadığı için hasarı en aza indirmek büyük önem taşımaktadır. Birçok tedbir alınabilir lakin konuya en temelden bakmak gerekir. Mimari.. Deprem nedeni ile oluşacak yapısal hasarları en aza indirmek, mimar ve mühendislerin tasarım ve uygulamaya yönelik başlıca konularından biridir. Bir yapı fikir olarak ortaya atıldığında bile konumu, zemin özellikleri bu yapı için bize önemli veriler sunar. Bundandır ki deprem sonrası en çok konuşulan hatanın başlıca konusu ‘’ Yer Seçimi ‘’ dir. Yaşayanların hayatta kalabilmesi için bu noktada kentlerin yerleşim yerleri büyük önem taşır. Mükemmel zemin diye bir şey yoktur. Farklı zeminlere uygun hesaplanmış mühendislik sistemleri ve mimari tasarımlar vardır. Bu konu sadece inşaat standartlarını belirlemek ya da fay hattı üzerinde yapılaşmayı engellemekle de çözülemez. Farklı ölçeklerde, farklı planlarda deprem yaklaşım stratejileri oluşturmak gerekir. Bölgesel planlarda jeolojik verilerin toplanması ve doğru değerlendirilmesi, zemin sıvılaşmanın (¹) olduğu alanların tespiti yapılmalıdır. Belirlenen bölgelerde kentleşme kurgulanırken yapı ölçeğinde uygun kararlar verilmelidir. Şehrin planlanması sürecinde ise dolu boş oranları, yollar, avlular, meydanlar vb. tasarlanırken deprem güvenliği dikkate alınmalıdır. Acil durumda kullanılacak tesislere deprem olmadan önce karar verilmelidir. Kentsel dönüşüm uygulamaları kar amacı gütmeksizin daha sağlam ve güvenilirlik esas alınarak yapılmalıdır. Yapı ölçeğine indiğimizde ise üst ölçek plan verileri dikkate alınarak etütler oluşturulmalıdır. Bina tipolojileri belirlenmelidir. Zemin ve konumun yanı sıra taşıyıcı sistem, yapım kuralları, malzeme seçimi ve uygulamada izlenen yaklaşımlar da önemli faktörlerdir. Radye temel (²), fore kazık (³), jet grout (⁴) gibi uygulamalar yapılan zemin etüdlerine göre bölgesel olarak zorunluluk haline getirilmelidir. Çevre dostu, bölge özelliklerine uygun yerel malzemelerin doğru yapım teknikleri kullanılarak inşa edilmesiyle hem deprem öncesi hem de deprem sonrası alacağımız etkiler pozitif yönde olacaktır. Sadece yapım aşamasında değil kullanılırken de yapıların bir ömrü olduğu ve ne kadar iyi bakılırsa dayanıklılığının o kadar uzun olacağı unutulmamalıdır. Yapılan usulsüzlükler, mimarlık ve mühendislik bilgilerinden yararlanılmaması, denetimsizlik, sonradan yapılan değişiklikler insan hayatı ile oynanan oyunlardır. Günümüzde doğa olaylarının ve özellikle depremlerin, oluş nedenleri, olma olasılıkları, etkileme alanları artık önceden kestirilebildiğine göre, depremlerin afete dönüşmesi de engellenebilmelidir.
Depremde Neler Yapmalıyız?
• Bilim ve teknik her zaman rehber edinilmelidir. • Proje çizimi sırasında gösterilen hassasiyet, uygulama aşamasında da gösterilmelidir. • Kentler deprem ve diğer doğal afetlere uygun biçimde yeniden yapılandırılmalıdır. • Bölgenin ihtiyacına uygun -yöresel- yapım malzemelerine öncelik verilmelidir. • Ruhsat sonrası değişikliklerden kaçınılmalıdır. • Yapını taşıyıcı sistemine müdahale ve zararlardan kaçınılmalıdır. • Yapı maliyetinden tasarruf edilecekse bu kalem taşıyıcı sistem olmamalıdır. • Yerel ve merkezi yönetimler koydukları kuralları proje uygulama aşamasında denetlemelidir.
Bu blogu, sorumluluk bilinci ile birçok afet bölgesinde geçici konut üzerine çalışıp topluma ve mimarlığa anlamlı katkılar sağlayarak Pritzker ödülünü almış mimar Shigeru BAN ‘in sözüyle bitirmek istiyorum. ‘ İnsanlar sadece depremlerle değil, yıkılan binalar tarafından öldürülüyor. ‘
(¹) zemin sıvılaşması:Zemin sıvılaşması yeraltı su seviyesi altındaki tabakaların geçici olarak mukavemetlerini kaybederek, katı yerine viskoz sıvı gibi davranmalarıdır. Sıvılaşma, deprem gibi dinamik yüklemeler altında, gevşek daneli zeminlerde görülen bir olaydır.
(²) radye temel: Yapı temelini bir bütün olarak örten bir sistemdir. Bu nedenle yapı zeminin her yerine yükünü aynı şekilde aktararak üniform oturma yapmasını sağlar. Radye temel deprem anında yapıyla birlikte hareket eder ve yapıda hasar oluşmasını büyük ölçüde engeller.
(³) fore kazık: Zemin içerisine dairesel kesitli bir delgi açılması ve bu delgi içerisine kazık donatısı ve beton dökülmesi şeklinde yapılan bir yapı temeli güçlendirme uygulamasıdır. Yapının taşıyıcı elemanları böylelikle ana kayadan güç alabilmektedir.
(⁴) jet grout: Zemin, delgi makinesi ile delinerek yüksek basınç ile çimento şerbeti zemine püskürtülür ve zemin ve çimentonun birbirine karışması/tutunması sağlanır. Bu çimento karışımından delinen yerlerde silindir şeklinde derinlemesine kolonlar elde edilmiş olur. Jet grout yöntemi zemin kayma dayanımında oldukça iyi gelişime sebep olur.Fore kazıktan farkı jet grout işlemi öncelikli yapıdan bağımsız bir zemin iyileştirme işlemidir.
Eğer eviniz veya işletmeniz için güneş enerjisi sistemi kurmayı düşünüyorsanız, sisteminizi doğru boyutta tasarlamak çok önemlidir. Sisteminizin doğru boyutta tasarlanması; yetersiz, güç sağlamayan küçük bir sistemden ya da daha pahalı bir fazla kapasiteli sistemden kaçınmanızı sağlayacaktır. Güneş enerjisi sisteminizi doğru boyutta tasarlarken dikkat etmeniz gereken önemli faktörler şunlardır:
Enerji tüketiminiz: Güneş enerjisi sisteminizin boyutunu belirlemenin ilk adımı, enerji tüketiminizi belirlemektir. Günlük, haftalık ve aylık olarak ne kadar enerji kullandığınızı hesaplamak, ihtiyaçlarınızı karşılamak için yeterli miktarda güç üretecek bir güneş enerjisi sisteminin ne kadar büyük olması gerektiğini belirlemenize yardımcı olacaktır.
Konumunuz: Güneş panellerinizin aldığı güneş ışığı miktarı konumunuza bağlıdır. Panellerinizin aldığı daha fazla güneş ışığı, daha fazla enerji üretecektir. Bu nedenle, güneş enerjisi sisteminizin boyutu, konumunuza ve ne kadar güneş ışığı bekleyebileceğinize bağlı olarak ayarlanmalıdır.
Çatı alanınız: Güneş enerjisi sisteminizin boyutu, uygun çatı alanı miktarına bağlı olacaktır. Sınırlı bir çatı alanınız varsa, daha küçük paneller veya daha az panel kurmanız gerekebilir, bu da güneş enerjisi sisteminizin boyutunu etkileyebilir.
Panel verimliliği: Güneş panellerinizin verimliliği, güneş enerjisi sisteminizin boyutunu etkileyebilir. Daha verimli paneller, daha küçük bir yüzey alanıyla daha fazla enerji üretebilir, bu da optimum sisteme ulaşmanızı sağlar.
Pil-depolama: Fazla enerji depolamak için bir pil depolama sistemi kurma planınız güneş enerjisi sisteminizin boyutunu etkileyecektir. Güneş enerjisi sisteminizin, pillerinizi şarj etmek ve evinizi/işletmenizi beslemek için yeterli miktarda enerji üretecek kadar büyük olduğundan emin olmalısınız.
Gelecekteki enerji ihtiyaçlarınız: Güneş enerjisi sisteminizi boyutlandırırken gelecekteki enerji ihtiyaçlarınızı da düşünmek önemlidir. Ev veya işletmenizi genişletmeyi planlıyorsanız veya enerji tüketiminizi artırmayı planlıyorsanız, buna göre bir sistem belirlemek ve doğru çözümü bulmak önem arz eder.
Mass Atelier olarak uzman mühendis/mimar ekibimiz ile eviniz/işletmenizde ücretsiz keşif yapabilir, sizlere en uygun güneş panel sistemini sunabiliriz.
Güneş panelleri, güneş ışığını elektriğe dönüştüren cihazlardır. Verimlilik, bir güneş panelinin güneş ışığını ne kadar iyi elektriğe dönüştürebileceğinin bir ölçüsüdür. Son yıllarda, güneş panellerinin verimliliğinde önemli bir artış yaşanmış panel kullanımının artmasına sağlamıştır.
Bu trendi daha iyi anlamak için bazı istatistiksel grafiklere bakabiliriz. İlk grafik, son 20 yılda güneş panellerinin ortalama verimliliğini gösterir.
Gördüğümüz gibi, zamanla verimlilik istikrarlı bir şekilde artmıştır. Bu, teknolojideki ilerlemeler ve üretim süreçlerindeki iyileştirmelerden kaynaklanmaktadır.
İkinci grafik ise aynı dönemde dünya genelinde kurulan güneş paneli sayısını göstermektedir.
Güneş panellerinin verimliliği arttıkça, daha fazla insan temiz enerji kullanmaya başladı ve bu durum güneş panel sistemi kurulumlarda önemli bir artışa yol açtı. Bu olumlu bir trenddir, çünkü daha fazla insan temiz enerji kullanarak karbon ayak izlerini azaltmaktadır.
Bu istatistiksel grafikler, güneş paneli verimliliğinde olumlu bir trend gösterse de, hala gelişme alanları bulunmaktadır. Yeni malzemeler ve teknolojiler geliştirmek için araştırmalar devam etmektedir. Güneş panellerinin verimliliğinin devam eden artışı ile, temiz enerji kaynaklarından olan güneş enerjisinin daha yaygın kullanımını görebiliriz.
Özetle, güneş panellerinin verimliliği son 20 yılda istikrarlı bir şekilde artmış ve bu durum temiz enerji kaynaklarından olan güneş enerjisinin daha yaygın kullanımına yol açmıştır. Gelecekte, araştırma ve geliştirme çalışmaları güneş panellerinin verimliliğini daha da artırmaya devam edecektir.